“Anneme çevredekiler söyledi, ‘Dün akşam İstanbul’da çok fena şeyler oldu’ dediler.” Kitabın başlığını da oluşturan bu sözler Marina Kalumenu’ya ait. Kendisi Dimitrios Kalumenos’un, yani 6-7 Eylül 1955’i fotoğraflayarak, pogromun hafızalara kazınmasını sağlayan Patriklik Fotoğrafçısının kızı. Kalumenos o geceyi anlatırken “Sadece cansız şeyler mi acı çekti? Hayır!” diyor ve yaşanan şiddet dalgasının insanlara yönelen bölümünü anlatıyordu. Bu kitap, 70 yıl sonra onun izinden giderek Türkiye, Yunanistan ve Fransa’da yaşayan 32 “son tanığın” dilinden o gece yaşananları aktarıyor.
Ekümenik Patrik Hazretleri Bartholomeos: “1955’ten sonra Türkiye’den ayrılma fikri Rumların aklına yerleşti. Artık emniyette olduklarını hissedemiyorlardı. Bu dönemden sonra göç etmeye karar verdiler.”
Dora Mavraki: “İçeri girdiklerinde papaz amcam bahçede saklanırken onu avluda ‘Bu kara sakallı papaz nerede?’ diye aramışlar. Kendini o siyah cübbesiyle kapatmış.”
Aliki Şanguloğlu: “Halam diyor ki ‘Bugün kızımın okulu var, gelemem ama yarın gelirim.’ Ertesi gün kız çamaşır suyuyla intihar etti. Hamileydi! Hamile kalmıştı! Eylülden sonra yaşandı bunlar…”
Mihail Mavropulos: “1955’te onları kurtaran bir hayat kadınıydı. O kadın Türk’tü. Aynı binada oturuyordu, ilk kattaydı. … Paskalya’da çörek verirlerdi. … Ve o gece binanın önüne çıktı, ‘Burada Rum yoktur’ dedi, gelenleri kovdu.”
Jirayr Karagöz: “Hakkı vardı. Komşumuz… O kırmaya gitti. O adam, ‘Madam buram yanıyor, buram yanıyor’ dedi ve kırmaya gitti."
Hristos Elmacıoğlu: “Bakın diyorum, Rumlar, yani biz çiçek vazosu değiliz. … Bizim başımıza bunlar geldiğinde, siz veya aileniz, babalarınız, dedeleriniz arkadaşlarınız hiç tepki gösterdi mi? Protesto ettiniz mi? Bunu durdurmaya çalıştınız mı? Yapmadığınız için şimdi bunun bedelini siz de ödüyorsunuz.”