LYS'nin Teorik ve Amaçsal Temelleri
LYS (Lisans Yerleştirme Sınavı), Türkiye'de yükseköğretime geçiş sisteminde uzun yıllar boyunca uygulanan, adayların belirli alanlardaki (fen bilimleri, sosyal bilimler, edebiyat, matematik, yabancı dil) bilgi ve yeteneklerini ölçerek üniversite lisans programlarına yerleştirilmelerini sağlayan ikinci aşama bir merkezi sınavdı. Bu sınavın temel amacı, YGS (Yükseköğretime Geçiş Sınavı) ile ölçülen temel yeterliliklerin ötesinde, adayların alan bilgilerini ve ilgili disiplinlerdeki derinliğini belirlemekti. LYS, öğrencilerin seçtikleri alana göre farklı oturumlarda yapılan bir dizi sınavdan oluşarak, ilgi ve yeteneklerine göre daha spesifik alanlara yönlendirilmelerini hedefliyordu.
LYS'nin Tarihsel Gelişim Süreçleri ve Güncel Dönüşümü
LYS, Türkiye'deki üniversiteye giriş sınavları tarihinde önemli bir yere sahipti. 2010 yılında başlatılan YGS-LYS sistemi, daha önceki tek aşamalı ÖSS (Öğrenci Seçme Sınavı) sisteminin yerine geçerek, adayların hem genel yeterliliklerini hem de alan bilgilerini ölçen iki aşamalı bir yapı getirmişti. LYS, genellikle Haziran ayında, birden fazla oturumda düzenlenir ve her oturum belirli bir alana odaklanırdı.
Ancak, YGS-LYS sisteminin yarattığı yoğun sınav stresi, sınav sayısının fazlalığı ve öğrencilerin üzerindeki baskı gibi nedenlerle sıkça eleştirildi. Bu eleştiriler ve değişen eğitim politikaları doğrultusunda, LYS sınavı 2018 yılından itibaren kaldırıldı. Yerine, daha basit ve temel yeterliliklere odaklanan TYT (Temel Yeterlilik Testi) ve lise müfredatındaki bilgi ve becerileri daha bütünsel olarak ölçen AYT (Alan Yeterlilik Testleri) getirildi. Böylece, Türkiye'deki üniversiteye geçiş sistemi önemli bir dönüşüm yaşamıştır.
Eleştirel Bakış Açısıyla LYS Uygulamaları
LYS, uygulandığı dönemde eğitim camiasında ve kamuoyunda çeşitli eleştirilere maruz kalmıştır. En sık dile getirilen eleştiriler arasında, sınavın aşırı yük ve stres yaratması öne çıkıyordu; iki aşamalı olması ve LYS'nin kendi içinde birden fazla oturum içermesi, öğrencilerin üzerinde büyük bir baskı oluşturuyordu. Ayrıca, sınavın özellikle bazı alanlarda yoğun bilgi ezberine dayalı olduğu, öğrencilerin analitik düşünme ve eleştirel bakış açısı geliştirme gibi becerilerini yeterince ölçemediği iddia edilmekteydi. Sınavın karmaşık yapısı ve yüksek rekabet ortamı, dershanecilik sektörünü besleyerek eğitimde fırsat eşitsizliklerini derinleştirdiği yönünde de eleştiriler almıştır. Sınavın müfredatla uyumsuzluğu ve sosyoekonomik farklılıkları pekiştirmesi gibi konular da yoğun eleştirilerin odak noktasıydı.
Disiplinlerarası Yaklaşımlarla Desteklenen LYS Çalışmaları
LYS gibi kapsamlı bir üniversiteye giriş sınav sistemi, yalnızca eğitim bilimleri veya ölçme ve değerlendirme disiplinleriyle sınırlı kalmayıp, psikoloji, sosyoloji, istatistik ve hukuk gibi birçok farklı alandan beslenerek incelenir. Psikoloji, sınav kaygısı, motivasyon, bilişsel yük ve öğrencilerin sınav performansını etkileyen psikolojik faktörler üzerinde durur. Sosyoloji, sınavların toplumsal hareketlilik, eğitimde fırsat eşitliği, sosyal adalet ve toplumsal sınıflar arasındaki farklılıklar üzerindeki etkilerini analiz eder. İstatistik ve psikometri, sınavların güvenilirliğini, geçerliliğini ve madde analizlerini bilimsel yöntemlerle yapar. Hukuk, sınav süreçlerinin yasal çerçevesini, itiraz prosedürlerini ve adil uygulama prensiplerini düzenlerken, eğitim politikaları, sınav sisteminin eğitim müfredatına etkisi ve genel eğitim reformları üzerindeki rolünü değerlendirir. Bu disiplinlerarası bakış açısı, LYS'nin karmaşık etkilerini daha bütünsel bir şekilde anlamaya ve eğitim sisteminde daha adil ve etkili değerlendirme stratejileri geliştirmeye yönelik tartışmalara katkıda bulunmuştur.