YGS'nin Teorik ve Amaçsal Temelleri
YGS (Yükseköğretime Geçiş Sınavı), Türkiye'de lisans programlarına geçiş için kullanılan ve artık yerini TYT (Temel Yeterlilik Testi) ve AYT (Alan Yeterlilik Testleri)'ne bırakmış olan merkezi bir sınavdı. Bu sınavın temel amacı, lise eğitimini tamamlayan adayların temel yeterliliklerini, yani Türkçe, Sosyal Bilimler, Matematik ve Fen Bilimleri alanlarındaki temel bilgi ve akıl yürütme becerilerini ölçmekti. YGS, adayların yükseköğretimdeki başarı potansiyellerini önceden belirlemeyi, üniversiteye giriş süreçlerini standartlaştırmayı ve farklı liselerden gelen öğrencileri adil bir zeminde değerlendirmeyi hedefliyordu. Sınavın felsefesi, genel yetenek ve temel bilgi düzeyinin yükseköğretim için kritik olduğuna dayanıyordu.
YGS'nin Tarihsel Gelişim Süreçleri ve Dönüşümü
YGS, Türkiye'de üniversiteye giriş sisteminde bir dizi reformun parçası olarak ortaya çıkmıştır. Daha önceki tek aşamalı sınav sistemlerinin yerine, ÖSYS (Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Sistemi) içinde iki aşamalı bir yapının ilk basamağını oluşturuyordu. YGS'nin temel yeterlilikleri ölçen bu yapısı, adayların ikinci aşama olan LYS (Lisans Yerleştirme Sınavı) sınavlarına girişini sağlıyordu. Ancak, zaman içinde sınav sisteminin karmaşıklığı, yarattığı yoğun rekabet ve eğitim üzerindeki etkileri nedeniyle tartışmalar artmıştır. Bu eleştiriler ve değişen eğitim politikaları doğrultusunda YGS, 2018 yılından itibaren TYT adı altında daha temel yeterlilikleri ölçen, modern bir formatla yeniden düzenlenmiştir. Bu değişim, sınavın basitleştirilmesi ve lise müfredatıyla daha uyumlu hale getirilmesi hedefini taşımıştır.
Eleştirel Bakış Açısıyla YGS Uygulamaları
YGS, uygulandığı dönemde Türkiye'de geniş çaplı eleştirilere maruz kalmıştır. En önemli eleştirilerden biri, sınavın yoğun bilgi ezberine dayalı olması ve öğrencilerin analitik düşünme, problem çözme gibi becerilerini yeterince ölçemediği yönündeydi. Sınavın tek oturumda binlerce adayın geleceğini belirlemesi, yüksek stres ve kaygıya yol açmaktaydı. Ayrıca, sınavın müfredatla uyumsuzluğu, dershane sektörünü güçlendirmesi ve sosyoekonomik farklılıkları pekiştirmesi gibi konular da yoğun eleştirilerin odak noktasıydı. Bazı eleştirmenler, sınavın yükseköğretim kurumlarına girişte fırsat eşitliğini tam olarak sağlayamadığını ve kırsal kesimdeki veya dezavantajlı öğrencilerin aleyhine işlediğini savunmuştur.
Disiplinlerarası Yaklaşımlarla Desteklenen YGS Çalışmaları
YGS gibi merkezi sınav sistemleri, yalnızca eğitim bilimleri veya ölçme ve değerlendirme disiplinleriyle sınırlı kalmayıp, psikoloji, sosyoloji, istatistik ve hukuk gibi birçok farklı alandan beslenerek incelenir. Psikoloji, sınav kaygısının öğrencilerin performansı üzerindeki etkilerini, motivasyonel faktörleri ve bilişsel süreçleri araştırır. Sosyoloji, sınavların toplumsal hareketlilik, eğitimde eşitsizlikler ve gelir dağılımı üzerindeki etkilerini analiz eder. İstatistik ve psikometri, sınavın güvenilirliğini, geçerliliğini ve madde analizlerini yapmak için temel araçları sunar. Hukuk, sınav süreçlerinin yasal çerçevesini, itiraz prosedürlerini ve adil uygulama prensiplerini düzenler. Bu disiplinlerarası bakış açısı, YGS'nin karmaşık yapılarını daha bütünsel bir şekilde kavramaya ve eğitim sisteminde daha adil ve etkili değerlendirme stratejileri geliştirmeye olanak tanır.